25 Eylül 2009 Cuma

Leyleği Havada Gördüm

Yeni bir tatilin ardından yeniden merhaba! Sevgiliyle yapılan deniz ve güneş tatilinin ardından aileyle yapılan yurtdışı gezisi tadından yenmedi :) Ana-baba-kız Brüksel, Amsterdam ve Lüksemburg sokaklarını arşınladık. Geceleri ayaklarımızın ağrısından bir müddet uyuyamadık :) Ne de iyi yaptık. Gezmek gibisi var mı... İnsanın dünyası değişiyor...
Tatilden anlatacak bir sürü konu ve 165 fotoğrafla geri döndüm. Nasıl anlatsam nerden başlasam?
Önümde işler de yığılı bir dolu... En iyisi kısa bir girişgah yapayım ve ballandırma kısmını hafta sonuna saklayayım.
Öncelikle Brüksel şehri umduğumuzdan çok daha güzel, sakin, yeşil ve kolay bir şehir çıktı. İnce mimarisi her bir köşeden bizi selamlayan heykelleriyle açıkhava müzesi gibiydi. Otelimizin şehrin merkezine (Grand Palace) iki adım mesafede oluşu hayatımızı müthiş kolaylaştırdı.
Brüksel tam anlamıyla bir bira, çikolata ve midye cenneti. Herkes kova kova midye yiyiyor. Bizim de ilk yemeğimiz midye+patates+bira oldu. 10 Euro'ya yiyebileceğiniz bu menüdeki midyelerin lezzetini size anlatamam. Saydım ben tam tamına 52 midye yemişim. Beyaz şarap, kereviz sapı ve içinde başka ne olduğunu bilmediğim bu müthiş yemeği 10 parmağımı daldıra daldıra afiyetle yedim.
Zaten herkes deli gibi midye yiyor burada. Onun için insanın bir müddet sonra gözü doyuyor. Çikolata için de aynı şey geçerli. Her adım başı çikolata dükkanı olduğu için gözümüz doydu. Alıp da pek fazla çikolata yemedik.
Bira için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Binlerce çeşit bira olan bu şehirde hemen her fırsatta biz de bir tane içtik :) Hiç de gözümüz doymadı. Ama benim favorim kirazlı bira (Kriek). Müthiş bir lezzet. Tez zamanda Türkiye'ye gelir inşallah.
Bir de dantelleri çok meşhur bu şehrin ama bu konu benden ziyade annemin ilgisini çekti. Çünkü ben ziyadesiyle hoşlanmıyorum dantellerden.Bakın fotoğrafını bile kötü çekmişim zaten :)

Hiç yorum yok: