4 Ağustos 2009 Salı

Evsiz Adam ve Evli Kediler


Cumartesi günü ayın biri kilisesine giderken küçük bir parkın içinden geçtik. Parkta bir sürü kedi yavrusu olduğunu görünce benim gözlerim parladı birden. Koşarak kedilerin yanına vardım. Boy boy renk renk bir sürü kedi ve bu kedileri besleyen evsiz bir adam. Normalde tanımadığı insanlarla zorda kalmadıkça konuşmayan ben, konu kedi olunca hemen herkesle sohbete başlayabilirim. Kedi aşkı başka bir şey benim için bambaşka... Parktaki evsiz adam beni çok etkiledi aslında kedilerden daha fazla. Parkın bir köşesine kediler için bir yer kendi deyişiyle bir ev yapan adamın kendi kalacak bir evinin olmaması ne trajik bir durum. Oradaki bir bankın üstünde yastığı ve yorganı duruyordu adamın. Sanırım tüm dünyalığı da bu kadardı. Kediler için yaptığı köşe ise görülmeye değerdi doğrusu. Yemekleri, suları, yatakları her şeyleri vardı kedilerin. Zaten bir kedi daha fazla ne ister ki. Tabii biraz da sevgi... Adamın birazdan çok daha fazlasını verdiğine eminim onlara. Lime lime ettiği tavuk parçalarını ağzına yediriyordu bebek kedinin. Gözleri hasta kediciği veterinere götürdüğünü de söyledi daha ben sormadan. Birazdan tekrar götüreceğim dedi. Sağ olsun esnaf tavuk verdi yediriyorum. Ama sütü bitti kedilerin siz de bir süt alıverin dedi. Dönüşte alırız dedik. Allah razı olsun, yolunuz açık olsun diye uğurladı bizi. Vay be dedim içimden Mevlana ne güzel demiş: Nice insanlar gördüm üzerinde elbise yok. Nice elbiseler gördüm içinde insan yok!
Kilise dönüşü bakkal aradık babamla, eee o sütü almak boynumuzun borcu. Ara sokaklarda bulduk bir tane alıp parka vardık. Ama adam gitmişti. Gözü hasta bebek kedi de yoktu ortada. Belki de onu veterinere götürmüştü adam. Anne kedi ise adamın kenardan köşeden bulup buluşturduğu yastık, yorgan ve kutularla yaptığı yatakta keyifle bebeklerini emziriyordu. Yanlarına bıraktım sütü ve ayrıldım oradan. Mutlu hissettim ama kendimi. Merhametli bir insanla her karşılaştığımda hissettiğim gibi.

1 yorum:

keremkaramel dedi ki...

hiçbir şeye sahip olmamak çok şeye sahip olmaktır...less is more...güzel bir yazı olmuş...bize gündelik hayatımızda ''gereksiz'' gozuken insanların hikayelerinden birşeyler ogrenme fırsatını verdigin için teşekkürler..ellerine saglık