8 Ocak 2010 Cuma

Çıldırmamak İçten Değil

Evdeki alarm sisteminle ilgili olarak 2 gün önce teknik servis yazdırdım ve özellikle çalışan biri olduğumu tüm gün servisi bekleyemeyeceğimi, işten izin almam adına bana net bir saat vermelerini söyledim. Karşımdaki adam bu durumu anlayışla karşılayarak Cuma günü için (yani bugün) beni ilk servise yazdı. Sabah 9 ile 11 arası geleceklerini söyledi. Ben de işten izin aldım. Bu saat oldu ne gelen var ne giden. Ben de saftirik 9 ile 11 dediler ama madem ben ilk servisim en geç 10'da bende olurlar diye düşünüp işe sadece 1-2 saat geç kalacağımı söyledim. Saat 11 olduğunda sinir kat sayım yükseldiğinden, ciddi bir telefon trafiği sonucu kimsenin kimseden haberi olmadığını öğrendim. Servis saat 9'da bende olması gerektiğini bilmiyor, ana merkez servis nerde bilmiyor, servis kaçta bende olur bilmiyor çünkü İstanbul trafiğiyle boğuşuyor, ana merkez servis işgüzarlık yapıyor diyor, servis haberim yok diyor, konu uzuyor da uzuyor...
Sonuç kimse işini düzgün yapmıyor...

Saat 12'de ısrarlı telefonlarım sonucu dilleri beş karış dışarda koştura koştura gelen teknik servis binbir özür dileyince, organizasyon bozukluğunun gerçek nedeni olan ana merkez de özür telefonu açınca iş tatlıya bağlandı. Ama ben boşu boşuna 40 tane telefon açmış, gerilmiş ve işime geç kalmış oldum.

4 yorum:

Müge dedi ki...

Ne kadar da alışkın olduğum bir olay.. Kim değil ki? Telefon başında geçirdiğim saatlere mi yanayım, yay gibi gerilip ömrümden çalmalarına mı, ve hatta "tamir oldu" dedikleri şeyin hâlâ arıza vermesine mi? Telefon görüşmelerini kaydediyorlar ya, karşımdakine onunla kişisel bir sorunum olmadığını belirtip, o kaydı dinleyecek (inşallah dinliyorlardır) olan sözde yetkiliye veryansın ediyorum.

Size de geçmiş olsun :)

zafer dedi ki...

Efendim bizim ülkede sıraya girince beni hatırlarlar diye düşünmeyeceksiniz.Ertesi gün mesai başlayınca arayıp kendinizi hatırlatacaksınız.Hatta geleceklerini söyledikleri saat başında tekrar arayacaksınız..Çünkü bu ülkede saat alışkanlığı yoktur.biz güneşin,trafiğin ve ben-keyfim-kahyası triosunun 'ee hadi iş yapalım bari bu kdr gırgır yeter' demesine bakarız.
Kargo şirketiyle aynı sizin olayınızın benzerini yaşadım ben.Arkadaşım bana yollayacağını kargoya verdiğinde sağolsun kargo şirketi bir tel mesajı yollamış(kargonuz şu saatte şu gün elinizde olacak diye).İstanbul'daki kargonun geleceği bayisini arayarak tel mesajını teyit ettirirken benim teslimat adresinin yanlış yazıldığı ortaya çıktı(aklıma geldi adresi ben tekrar teyit ettirmek istedim de böylece yanlışlık ortaya çıktı)düzelttirdim.Fakat gelecek gün ve saatte gelmedi.Aradım aynen sizde olduğu gibi gezici ekibe adres düzeltmesi iletilmemiş,onlarda başka adrese gitmişler ve tabii bulamamışlar.Yok yazılmış..Komik olan aynı gezici ekip birgün önce ablama bir kargo getirmişti.Neyse telefon trafiği ile adresime geldi.Gezici ekip özür diledi,isim bana tanıdık gelmişti dendi(birgün önce getirdiğini hatırlamış yani).OLUR BÖYLE VAK'ALAR dedim.Tebessüm ettik(Pakistan olmadığımıza şükrettik anlayacağınız.Herhalde sene_i devriyesinde gelirdi çünkü)..Elemanların düzgün eğitilmemesinin teyit alışkanlıklarının olmamasının ...vs,vs sebepleri..Ucuz atlatmışsınız,şükredecek birşey bulun sizde derim.Üstüne bir bardak su içmek zorunda kalmadığınıza mesela(sizi hepten unutabilirlerdi).. :)

zeynep dedi ki...

Vallahi çok haklısınız annem demişti aslında herkesin telefonunu alsaydın sabahdan herkesi bir posta arasaydın geliyor musunuz diye. Yapmak lazımmış. Artık bir daha ki sefere diyelim.

Demet dedi ki...

Almanlar 'ende gut alles gut' derler. İyi bitmiş ya ona bak, hallolmuş oh!:)