2 Ekim 2009 Cuma

Gezelim Görelim Brüksel

Brüksel'den bahsedip Atomium ve Mini Europe'dan bahsetmemek olmaz. İkisi de ilginç, ikisi de bir kere görülmeye değer. Üstelik birbirlerine çok yakın oldukları için. Bir taşla iki kuş durumu.

1958'de Expo58 fuarı için inşaa edilen Atomium, hücrenin kristal yapısının 165 milyar kez büyütülmüş hali. Atom çağını sembolize ediyor. İlk başta atom çekirdeğinin tek bir topu üzerinde durması planlanan bu yapı, daha sonra rüzgara dayanmayacağı düşünülerek yanlardan ayaklarla desteklenmiş. Kişibaşı 9 Euro'ya içinde gezme şansına sahip olabiliyorsunuz. En tepesindeki bayraklı yere asansörle çıkarken asansör kabinin tepesi cam olduğu için uzaya fırlatılıyor gibi hoş bir hisse kapılıyorsunuz. Her topunda olmasa da birkaç topunda yürüyen merdivenler sayesinde gezmek mümkün.

Restoran ve cafe olarak dizayn edilmiş toplarda eşsiz Brüksel manzarasına karşı bir şeyler yiyip içebilir ya da tepeden Mini Europe'u inceleyebilirsiniz. Rivayet olunur ki açık havada teleskopla bakıldığında Eyfel Kulesi'ni bile görmek mümkünmüş. Ben de bunu daha yeni öğrendim. Daha önceden duymuş olsaydım Mini Europe'daki sahtesine bakmak yerine orijinalini görmeye çalışırdım. Lakin biz gittiğimizde hava müthiş güzeldi.

Atomium'a komşu olarak 1989 yılında inşaa edilen Mini Europe'da Avrupa Birliği üyesi ülkelerin turistik yerlerinin minyatürleri sergileniyor. Oldukça geniş bir alana kurulu Mini Europe kısa bir Avrupa turu niteliğinde. Ülkeler arasında dolanırken gördüğünüz ve görmediğiniz yerlerin kafanızda bir özetini yaparak bundan sonraki seyahat rotanızı çizebilirsiniz :)

Bence İngiltere ve İtalya, minyatürlerine bile bakıldığında açık ara diğerlerine göre daha ilgi çekici ve görülmeye değer görünüyorlar. İspanya'nın ise biraz hakkının yendiğini düşünüyorum. Bu arada Mini Europe yapılırken tüm Avrupa Birliği ülkeleri para verdiği halde, Belçika ve Hollanda kendilerine daha çok yer ayırmışlar. Diğer ülkeler de bu duruma biraz bozulmuşlar.

Mini Europe'da gezerken hangi ülkenin önüne geldiyseniz butonuna basarak marşını dinliyorsunuz. Ayrıca yüzen gemiler, gezen trenler, kamyon ve tırlar derken binalar dışında da bakılacak bir çok şey var. Bir kere insanlar ve ayrıntılar çok dikkat çekici. Belçikalılar yine ince işçiliklerini konuşturmuşlar. Çocuklar için bence çıldırtıcı güzellikte. Sürprizli butonlara basıyorsun ve ne olacak diye bekliyorsun. En ilginci Vezüv Yanardağıydı. Ben karşısına geçip düğmesine basıp, patlamasını beklerken, ayağımın altındaki zemin bir anda sallanmaya başlayınca ödüm koptu. Ama çok da hoşuma gitti. Çünkü oldukça zekiceydi :)

Hiç yorum yok: