1 Haziran 2007 Cuma

SADE AMA MUTLU BİR HAYAT




Bugün Burcu Pakize Suda'nın bir yazısını yollamış. Valla tam da aklımdan geçenleri kaleme almış Pakize Suda. Ben de böyle düşünmekten kendimi alamıyorum bir süredir...






KASABA esnafından biri olmalıydı kocam. Aksam, güneş batmadan dükkânını kapatıp eve gelmeliydi. Evimiz mümkünse bahçeli olmalıydı. Yaz akşamları sulayıp serin serin oturmalıydık. Ben, orta boylu tıknazca, ev hanımı olmalıydım. Cinsiyeti önemli değil, eli ayağı düzgün iki çocuğumuz olmalıydı. Derslerine yardım etmeye yetecek eğitimim olmamalıydı. Ama ara sıra ''Dersinizi bitirdiniz mi?'' diye sormalıydım. Daha çok üstleri başlarıyla... Yedikleri içtikleriyle... Öksürükleri, aksırıklarıyla ilgilenmeliydim. Yavaştan yavaştan çeyizlerini düzmeliydim. Her ayin 15'i kabul günüm olmalıydı. Ellerime sağlık, kekler, poğaçalar yapmalıydım. İnce belli bardaklarda çaylar ikram etmeliydim. Sabahları hırkamı omzuma alıp komsuya kahve içmeye geçmeliydim. Patlıcan, biber kızartmalı, reçel kaynatmalıydım. Akşamları özene bezene sofrayı kurmalıydım. Kocam ajansı dinlerken ben lafa girmeliydim, o, ''Sus hanım? bi dakka'' demeliydi. Böyle dese de beni çok sevmeliydi. O uyuklamalı, ben bulaşık yıkamalı, çocuklar ders çalışmalıydı. Bazen akşam oturmasına komşular gelmeliydi. Öyle Haremlik selamlık gibi değil ama kadın erkek ayrı oturmalıydık. Erkekler memleketi kurtarırken biz bütün kasabayı dilimizden geçirmeliydik. Herkes birbirinin kocasına, karısına ''Falanca Bey'', ''Filanca Hanım'' diye hitap etmeliydi. Yanlışlıkla bacağımız, göğsümüz biraz açılıverse yüzümüz kızarmalı, hemen toparlanmalıydık. Kocam kırk yılda bir, bir tek atmalı, neşelenip bir hicaz şarkı mırıldanmalıydı. Şehvetten uzak şefkate yakın bir cinsel hayatimiz olmalıydı. Gözümüzü birbirimizde açmış olmalıydık, öyle de sürüp gitmeliydi. Harama uçkur çözmemeliydik. Zaten etrafımızda evli barklı komşularımızdan başka kadın olmadığından... Dükkânda çelimsiz çıraktan gayri, öyle sekreter falan çalışmadığından... Ortalıkta gidilecek bar mar bulunmadığından... Mankenler bizim kasabaya uğramadığından... Ve de kocam, efendi bir adam olduğundan beni aldatamazdı.


* * *


Tamam, abarttım biraz. Belki de böyle bir aile yapısı örneği kalmamıştır artık. Ama acaba diyorum... Buna benzer bir hayat tarzı beni daha mutlu eder miydi? Kendim de dahil uçuk kaçık insanlardan gına geldi artık. Normalliği özlüyorum. Özgürlüğün tadını çıkaralım derken suyunu çıkardık galiba. Herkes çok zeki, çok akıllı, çok bilgili, çok şu, çok bu. Ve de çok mutsuz. Depresyona giren girene...Çokbilmişliğin kimseye bir faydası yok galiba.


Pakize Suda

1 yorum:

EA dedi ki...

Ah Zeynep Ah! Bu benim kesip sakladığım yazılardan biri, hatta itiraf edeyim, "benim kafamdan geçenleri yazmayın lütfen" diye mail bile atmıştım kendisine... :))