3 Temmuz 2009 Cuma

Hayata keyif katan lezzet: TÜRK KAHVESİ


Sabahları güne zinde başlamak için, güzel bir yemeğin ardından hazmı kolaylaştırmak için, günün yorgunluğunu atmak veya sohbete lezzet katmak için... Yüzlerce neden sıralanabilir Türk Kahvesi içmek için.

Kokusu, tadı, hazırlanışı ve ikramıyla başlıca başına bir seremoni Türk kahvesi. Yanında bir bardak su ile özel fincanda servis edilir. Kahveden önce su içilerek, ağız diğer tatlardan arındırılır ve kahvenin eşsiz tadına hazırlanır.

Kahvenin keşfedilişiyle ilgili çeşitli rivayetler mevcut. Bunlar arasında en çok bilinen 3. yüzyılda Habeşistan’ın Kaffa şehrine yerleşen rahiplerle ilgili. Rahipler bir gece hayvanlarının bir türlü uyumadıklarını, bitmek tükenmek bilmeyen bir enerjiyle sürekli hoplayıp zıpladıklarını görmüşler ve bu durum bir süre daha devam edince şüphelenerek onları takip etmişlerdir. Hayvanlarının tuhaf yabani bir bitkiyi yediklerini gören rahipler, kerametin bitkide olup olmadığını anlamak için bitkiyi denemişler ve kendilerini her zamankinden zinde ve canlı hissetmişlerdir. Böylece kahve insanoğlunun hayatına girmiştir.

19. yüzyıl sonuna kadar çiğ kahve çekirdekleri olarak satılan ve evlerde tavalarda kavrulduktan sonra el değirmenleriyle öğütülen kahve, 1871 yılında Mehmet Efendi tarafından dibeklerle öğütülüp hazır satılmaya başlanmıştır. Daha sonra Kurukahveci soyadını alan aile, bugün hâlâ Tahtakale’de hizmet vermektedir.

Türk kahvesi geleneği, kültürümüzde büyük anlamlar taşır. “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır” sözü kahveye yüklenen anlamın en güzel örneği. Kahve içmek bizim için o kadar önemli bir ritüel ki ‘kahvaltı’ kelimesi bile kahve – altı sözcüklerinden türemiş.

Evlilik öncesi kız istenirken, gelinin damadın ailesine kahve yapması âdetini de unutmamak gerekir. Gelin adayı tarafından özenle pişirilen kahve, kızın el becerisinin göstergesi olarak kabul edilir. Tabii şu ucuza satılan çok köpürten plastik makineler hayatımıza girdiğinden beri bu işte şike var ama olsun, âdet yerini bulsun.

Ayrıca Türk kültüründe ev sahibinin hazırladığı kahve misafirine verdiği önemi gösterir. Kahveler içilip sohbet koyulaştıktan sonra sıra kahve falına gelir. Fincanda kalan kahvenin telvesine anlamlar yükleyerek bakılan fal, kahve tarihi kadar eski bir gelenek. Fincan evrilir çevrilir, atılır tutulur, geleceğe dair kehanetlerde bulunulur.

Aslında gönül ne kahve ister, ne kahvehane, gönül muhabbet ister kahve bahane.

1 yorum:

Türk Kahvem dedi ki...

Ne yazık ki, eskiden kahve denilince anlaşılan şeyi anlatmak için artık "Türk Kahvesi" diye özellikle belirtmek gerekiyor.

Nescafe şeklindeki hazır kahve içecekleri ne yazık ki gelişmekte olan ülkeler dışında kahve pazarının hakimi değilken, biz de Türk kahvesi artık nadiren içilir hale gelmek üzere...

Türk kahvesi ile hazır kahveyi kıyaslayan bu yazıyı okumanızı tavsiye ederim:

http://turkkahvem.blogcu.com/turk-kahvesi-mi-hazir-kahve-mi_32122661.html