26 Eylül 2007 Çarşamba

YASAKLILAR LİSTESİ

Evet yasaklılar listesini açıklıyorum:
Bugün itibariyle
Çikolata
Cips
Kola
Şeker
Pasta
defteri kapanmıştır.
OFFF YA HEPSİNİ DE ÇOK SEVİYORUMMM...

ACİL DİYET YAPMAM LAZIM!!!

Bugün giyinirken aynada baktım kendime
BU NE YA BU BEN MİYİM?
Bu hafif göbekli etine buduna dolgun kadın BEN MİYİM?
Annem kemiklerin sayılıyor derdi.
Şimdi tombul kızım diye seviyor.
NOLUYOR BANA??? Ne zaman bu kadar semirdim???
İşte yediğim fast foodlar yaramış belli. Meyvelerini topluyorum.
Tartıya çıktım tam 57 kiloyum.
Valla 29 yıllık tarihimde böyle bir sayı yok.
Derhal silkelenmeli ve kendime gelmeliyim. Hedefim 52.
Buradan duyuruyorum ya o 5 kilo gidecek ya da gidecek.
36 bedenden 38'e geçmeye, dolaptaki kıyafetlerimi atmaya hiç niyetim yok!!!
SMALL'u seviyorum MEDIUM'a hayır.
Çünkü biliyorum ki bu durumu kabullenirsem.
38 beden 40 olur. MEDIUM, LARGE olur. Aman diyeyim.
Acil önlemler almalıyım. Demet'e duyurulur.
Hemen bana bir yol göstersin yoksa kendimi ilk diyetisyenin kapısından içeri atacağım.
Bu gece sıkı yönetime başladım.
Akşamki menümde 1 ARMUT, 1 ELMA, 1 MUZ, 1 MANDALİNA vardı.
Sabah da Nesfitle başlarım güne, ne eğlenceli :)

19 Eylül 2007 Çarşamba

NASIL GEÇTİ BU YAZ?

Yaz nasıl geçti hiç anlamadım. Zaten bu aralar günler, haftalar nasıl geçiyor onun da farkında değilim. Bir hengame içinde koşturup duruyoruz. Ne için, kimin için bilinmez. Yatıyoruz, kalkıyoruz. Bir sabah oluyor, bir akşam oluyor. Arada noluyor bilinmez. Tek bildiğim yaşamak için çalıştığımız. Peki yaşamak nefes almak mı? Tabii ki kastettiğim o değil. Nefes alıyoruz ama yaşamıyoruz. Sadece zoraki ihtiyaçlarımızı yerine getiriyoruz. Yiyiyoruz, uyuyoruz vs.
Yazın bir ara tatile gitmiştim ben Bodrum'a. Hayal meyal hatırlıyorum. Çok güzeldi. Bir hafta sonu da sevgilimle Bozcaada'ya kaçmıştık. Harikaydı. Onun dışında hiçbir şey hatırlamıyorum nasıl geçti bu yaz? Ne zaman geldi sonbahar?

14 Eylül 2007 Cuma

HAFTA SONU :) :) :)


Bu hafta yine çok yoruldum. Ama değdi. Bugünkü sunum çok iyi geçmiş.
Kampanyayı satmışız. Filmime bayılmışlar :)
Hafta sonu için planım:
DİNLENMEK, DİNLENMEK, DİNLENMEK...
Fazlasıyla hak ettiğimi düşünüyorum ve
TEMBELLİK YAPMAK İSTİYORUM!!!

11 Eylül 2007 Salı

Sonunda Ben De Teknolojiyle Buluştum!!!


Sonunda paraya kıydım bir laptop aldım. Aslında uzun süredir aklımdaydı ama sürekli erteliyordum. Dün gazetede tam sayfa bir ilan "Vatan Bilgisayarda Card Finans sahiplerine %25 indirim". Laptop almak istediğimi sağır sultan duydu. Onun için ilanı gören koştu getirdi gazeteyi masama. Sadece tek günlük bir kampayaymış. Kaçırma dediler kanıma girdiler. Öğle tatilinde gittik bakmaya. Bakmakla kalmadık o gazla aldık. Bakalım hayırlısı taksitlerini kim ödeyecek :) Şaka bir yana çok uzak kalmışım teknolojiden. Bugün ilk defa web cam'i ile sesli chat yaptım Ebruşkoyla. Görüntülü telefon dedikleri şey meğerse buymuş :) Sonra Temetciğimi gördüm. Taaa Hamburg'daki evine misafir oldum. Ne güzel şeymiş kardeş ben araba varken at arabasıyla geziyormuşum... Herkesi MSN'e beklerim. Gelin yüzyüze yazışalım. Görün ne haldeyim. Nasıl çöktüm. Saat 2.30 ben hala ajanstayım da... Acındırayım dedim biraz kendimi.

7 Eylül 2007 Cuma

Gece-Gündüz Camda Beni Bekler...


Biricik kedim Nimbus, bizim evin efendisi... Hatta evin hanımı diyebiliriz...
Ne de olsa evde yaşayan o. Ben misafir sayılırım. Geceden geceye uyumaya gidiyorum sadece.
O da sağolsun her gece kapıda karşılıyor beni. Buyur ediyor içeriye. Üç beş muhabbet ediyoruz.
Çenesi pek düşüyor akşamları. Ne yapsın tüm gün konuşacak kimse yok evde.
Sıkılıyor haklı olarak. Başlıyor anlatmaya... Anlatacak ne varsa...
Bence anlatmaktan ziyade söyleniyor. Kapris yapıyor. İlgi çekmeye çalışıyor.
Sanmayın ki derdi yemek. Tabağına doldurduğum mamanın yüzüne bile bakmıyor.
Takılıyor peşime. Ben salona o salona, ben tuvalete o tuvalete. Ben yatmaya o yatmaya.
Maksat beraber olmak. Ne kadar yanımda olsa o kadar kar sayıyor kendine.
Çünkü biliyor ki ben sabah yine gideceğim. Gece yarısından önce de dönmeyeceğim.
Tüm gün tek başına kalacak evde. İyi bir ev sahibi olduğu için misafirene gereken özeni gösteriyor kendince. Sohbet ediyor, sürtünüyor, ne yaparsam yapayım bana refaket ediyor.
Birlikte yatıp birlikte kalkıyoruz. Uyurken de temas önemli. İllaki vücuduma deyecek vücudü.
Sabah saat çalana kadar rahatsız etmiyor beni. Yataktan bile kalmıyor.
Ama ne zaman ki çalar saat çalıyor. Hemen uyanıyor.
Uyanmakla da kalmıyor beni de uyandırmaya çalışıyor. İşe geç kalma der gibi.
Üstüme çıkıyor. Yüzümü yalıyor. Saçımı çekiyor. Patisiyle burnuma dokunuyor.
Artık uyandırana kadar elinden ne gelirse yapıyor.
İşe gitme vakti geldiğinde de, kapıya kadar geçiriyor beni.
Sonra ev onun. Ne yapar tüm gün bilinmez. Yemek ve temizlik yapmadığı kesin ama :)
Eski evde beni camda beklerken bulurdum onu. Beni sokakta görünce bağırmaya başlardı.
Burada camı görme imkanım yok. Ama beni dört gözle beklediğini biliyorum.
Apartmandan içeri girince sesini duyuyorum. Taaa giriş katına kadar geliyor sesi.
Benim gerdiğimi nereden anladığı ise bir muamma.
Şu anda saat 22.00. Bekliyordum kızım yine beni.
Ama daha çoook bekleyecek çünkü işim çoook :(





4 Eylül 2007 Salı

İŞ İŞ İŞ Bu ne İŞ?


Her gece mesai
Gözlerimin altı oldu çizgi çizgi

Her gün hazır yemek
Bu her ay artı iki kilo demek

Her saat gençliğim gidiyor
Çalışmak acaba modern kölelik mi demek?